Hıristiyanlıkta büyük mezhepler - kainatingunesi.com

Hıristiyanlıkta büyük mezhepler

Hıristiyanlıkta büyük mezhepler: Bugün her biri ayrı dînin ortaya çıkışı gibi görülen bu mezheblerin en mühimleri; Katolik, Ortodoks ve Protestan’dır. Bunlar, çok sayıda kollara ayrılmıştır.

Katolik mezhebi: Bu mezhebi temsil eden Katolik Roma kilisesinin zirvesinde papa bulunur. Papa, ruhanî bir devletin başkanıdır. Papadan sonra kardinaller, piskoposlar ve rahipler gelir. Bunlar ruhban sınıfını teşkil ederler. Rahiplerin özel görevleri arasında evlenmemek de vardır, Katolik inancında teslis (Baba-oğul-aziz ruh) esastır. Başlıca takdis âyinleri; vaftiz, tövbe, çile, evlenme, papazlığa tâyin ve ölülere yağ sürme gibi törenlerdir. Hıristiyanların, papazlara günah çıkarttırma mecburiyetleri vardır. Merkezi Vatikan olan katolik kilisesi, kendini, hıristiyanlığı dünyâya yayan tek evrensel kilise sayar. Katolik kilise­sine Batı ve Latin kilisesi dendiği gibi, Petrus’ un kilisesi de denir.

Ortodoks mezhebi: Bu mezhebi temsil eden kiliseye Ortodoks kilisesi dendiği gibi Şark; Yunan ve Roma kilisesi de denir. Merkezi İstanbul’dur. Ortodoks kilisesi, Katolik kilisesin­den kesin olarak XI. asırda (M. 1054) de ayrıl­mıştır. Katolik kilisesine göre kutsal ruh, baba ile oğuldan çıkmıştır. Ortodoks kilisesine göre ise, kutsal ruh yalnız babadan çıkmıştır. Orto­doks kilisesi; Meryem’in bir erkekle mü­nâsebette bulunmadan hâmile oluşu ve papa­nın yanılmazlığı gibi görüşleri reddeder. Papazlar genellikle evlenir. Halk, ekmek ve şarap­la işâ-i Rabbani (communion) âyini yapabilir.

Protestanlık: Bu mezhebi temsil eden kiliseye, İncîl Kilisesi adı verilir. Bu isim, bu kiliseye mensup olanların İncîl’den başka bir şeye inanmadıklarına işaret eder. Protestanlarca, herkes İncîl’i okuyup anlar.

Luther ismindeki Alman papazı da, 1517 senesinde Roma’daki papaya isyan edince, kiliselerin bir kısmı buna uydu. Bunlara da Protestan kiliseleri denildi. Luther’in başlat­tığı bu hareket; İngiltere’de Anglikanizm kilise­sini, Fransa ve İsviçre’de de Kalvinizm’i ortaya çıkarmıştır.

Protestanlığın özellikleri şunlardır: Protes­tan kiliseler, papanın otoritesini reddederler. Tanrıya ulaşabilmek için hiç bir kilise adamı­nın aracılığını kabul etmezler, papazlar evle­nirler. Günah çıkartmak umumiyetle kaldırıl­mıştır. En yüksek otorite, kitaptır. Protestanlık Almanya’da, kuzey Avrupa memleketlerinde ve Kuzey Amerika’da yayılmış bulunmaktadır.

Hıristiyanlık mezhepleri arasında târihte çok şiddetli mücâdeleler olmuştur. Meselâ Saint Bartelemy yortu günü olan 1572 yılı 14 Ağustos’unda, 9. Sari ve Kraliçe Katerin’in emri ile Paris ve civarında 60.000 protestan öldürüldü. Böyle nice işkencelerde dökülen hıristiyan kanları, müslümanların harp mey­danlarında döktükleri hıristiyan kanlarından kat kat fazladır.

İncîl: Allahü teâlânın, peygamberleri vası­tasıyla insanlara gönderdiği mukaddes kitap­lardandır. İncîl, Îsâ aleyhisselâma indirilmiştir. İncîl kelimesi Süryânîce olup, lügatte göz nuru demektir. Hz. Îsâ’ya vahyolunan, gönderilen İncîl, hiç şüphesiz Allah kelâmıdır. Fakat şimdi bu hakîkî İncîl mevcut değildir. Bugün hıristiyanların elinde bulunan ve Evangelium veya Bible adını verdikleri “Mukaddes kitap”ta, eski hakîkî İncîl’den kalmış pek az parça vardır. Esas İncîl, İbranî dili ile idi. Bu kitap, sonraları Yunan ve Latin dillerine yanlış olarak çevril­miş, zamanla içerisine birçok parçalar eklen­miş, sık sık değiştirilmiş ve nihayet bugünkü bozulmuş ve karışık şeklini almıştır.

Kur’ân-ı kerîm; Îsâ aleyhisselâma vahyedilen İncîl’in, ilâhî bir kitap olduğunu ve diğer ilâhî kitaplarla beraber onun da aslına îmân etmenin lâzım olduğunu, haber vermektedir. Al-i İmrân sûresi 84. âyet-i kerîmesinde meâlen; “(Ey Resulüm) deki, biz Allah’a îmân ettik. Bize indirilene (Kur’an-ı kerîme), İbrahim’e, İsmail’e, Ya’kûb’a ve oğul­larına indirilenlere, Musa’ya, Îsâ’ya ve peygamberlere, Rablerinden verilen­lere de inandık…” buyrulmaktadır. Mâide sûresinin 68. ve Tevbe sûresinin 111. âyetle­rinde de ilâhî kelâm olmaları ve aynı esasları telkin etmeleri yönünden İncîl, Kur’ân-ı kerim ve Tevrat’la beraber zikredilmiştir. Ayrıca Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîminde, Hz. Îsâ’ya gönderdiği İncîl’ini, bir hidâyet (kurtuluş), bir nur, bir rahmet ve fenalıktan sakınanlar için bir nasîhat olarak vasıflandırmaktadır. Mâide sûresinin 46. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Arkalarından da (bu peygamberlerin) izlerince, Meryem oğlu Îsâ’yı kendin­den önceki Tevrat’ın bir tasdikçisi ola­rak gönderdik ve ona, sakınanlara bir hidâyet olmak üzere de, içinde nurla hidâyet bulunan ve önündeki Tevrat’ı tasdik eden İncîl’i verdik” buyurulmakta­dır.

Yine Kur’ân-ı kerîmde Allahü teâlâ, İncîl’i Hz. Îsâ’ya vahyettiğini ve onu da peygamber olarak gönderdiğini çeşitli âyet-i kerîmelerde meâlen şöyle bildirdi:

“Arkalarından da Meryem oğlu Îsâ’ yi gönderdik. Ona İncîl’i verdik.” (Âl-i İmrân sûresi: 3)

“(Îsâ, beşikte iken dile gelip) dedi ki: “Ben, hakîkaten Allah’ın kuluyum! O, bana kitap (İncîl) verdi. Beni peygam­ber yaptı.” (Meryem sûresi: 30)

“Hani sana kitabı (yazı yazmayı), hikmeti, Tevrat’ı ve İncîl’i öğretmiştim.” (Mâide sûresi: 110)

Müslümanlar, diğer ilâhî kitaplarla beraber, hakîkî İncil’in de Allah tarafından Hz. Îsâ’ya gönderilmiş hak bir kitap olduğuna inanırlar.