Ebû Bekr-i Nessâc Hazretleri
“Suyu düşünmek, susuzluğu gidermediği gibi, odun ve kömürü düşünmek de, ısınma te’min etmez!… O hâlde ‘büyük, davaları’ idealleri; sâdece istemek de gâyeye ulaştırmaz! Gâyeye varmak için, çok çalışmak ve gayret gerekir…” buyuran Hazreti Nessâc, büyük evliyâdır… Ebû’l-Kâstm Gürganî hazretlerinin talebesidir.
“Çok mücâdele insanı; müşâhedeye ulaştırır!….” naslha- tma uyarak; devamlı şekilde mücâhede ve riyâzetle meşgûl olurdu!
Tasavvuf yolunun büyüklerine bağlılığı ile, yüksek manevî derecelere ulaştı. Bilhassa, Allahü teâlâya olan niyâz ve münâcaatları meşhurdur. Cenâb-ı Hakka kavuşma aşkıyla yanarak, söylediği bir münâcaatmdan sonra, şöyle bir nidâ (ses) geldi: “Ey Nessâc!… Bizi taleb derdiyle, iktifa et… Çünkü bu derd-i taleb (isteme derdi) şerefi; herkese ihsân edilmiş değildir!…”
Talebeleri sordular: “Tevekkül nedir?”
“Varlığı ve darlığı; Allahü teâlâdan başkasından bilmemektir!”
“Allahü teâlâya kavuşturan yola, nasıl ulaşılır?”
“Bir kimsenin gönlünde; Allah’ın (c.c.) râzı olmadığı şeylere muhabbeti varsa!… Allahü teâlâya kavuşturan yolu, nasıl isteyebilir?.. Bu durum o kimsenin, sâdık (doğru) olmadığını gösterir. Eğer sâdık ise önce, o şeylerden vazgeçmesi icâbe- der. Çünkü yazılmış kağıda, tekrar yazı yazılmaz!”
Musarınifât adlı eserde, şöyle kayıtlıdır: “Ebû Bekr-i Nessâc hazretleri, bir münâcaatmda: ‘Yâ RabbiL. Yaratılışımdaki hikmet nedir? diye yalvardı. Hatiften (gizliden) bir ses duydu: ‘Ruhunun aynasında; Cemâlimi temâşâ eylemen ve muhabbetimi, gönlüne atmandır!…’ buyuruldu…”
Cenâb-ı Hak cümlemize; Cennet ve Cemâlini görmek nasîb eylesin, âmin.