GENÇLİĞİN KIYMETİNİ BİLMELİDİR! - kainatingunesi.com

Gençlik çağı; nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve cin şeytanlarının saldırdığı bir zamandır. Böyle bir çağda yapılan az bir ibadete, pek çok sevap verilir. İhtiyarlıkta dünya zevkleri azalıp güç kuvvet gidip, arzulara kavuşma imkân ve ümidi kalmadığı zamanda, pişmanlıktan, ah etmekten başka bir şey ele geçmez. Çoğu kimseye bu pişmanlık zamanı da nasip olmaz. Bu pişmanlık da tövbe demektir ve yine büyük nimettir.

Gençlik çağı, kazanç zamanıdır. Mert olan, bu vaktin kıymetini bilip elden kaçırmaz. İhtiyarlık, herkese nasip olmaz. Nasip olsa da rahat, elverişli vakit ele geçmeyebilir. Vakit de bulunsa, kuvvetsizlik, halsizlik zamanında yarar iş yapılamaz. Bugün, güç kuvvet yerinde iken, hangi özürle, hangi sebeple, bugünün işi yarına bırakılabilir? Sevgili Peygamberimiz, (Yarın yaparım diyen helak oldu, ziyan etti) buyurdu.

Gençlik zamanında insanı, üç din düşmanı olan; nefis, şeytan ve kötü insanlar aldatmaya uğraşmaktadır. Bunlar karşısında, az bir ibadet pek kıymetli olur. İhtiyarlıkta bundan kat kat fazla yapılan ibadetlerin bu kadar kıymeti olmaz.Gençlikte, nefsin arzuları insanı kapladığı gibi, ilim öğrenilecek, ibadet yapılacak en kârlı zaman da gençliktir.

Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda dinin bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur. Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin sevabı o kadar çoktur ki, bunu ancak Allahü teala bilir. Çünkü, maniler karşısında ibadet yapma güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin şanını, şerefini göklere çıkarır.Bir mani,engel olmayarak, kolay yapılan ibadetler aşağıda kalır. Bunun içindir ki, insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü insan, engeller arasında ibadet ediyor. Melekler ise mani olmadan emre itaat ediyor. Harp zamanında askerin kıymeti artar ve muharebede askerin ufak bir hizmeti, sulh zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur. Gençlik arzuları, Allahü tealanın düşmanı olan nefsin ve şeytanın sevdiği şeylerdir. Dine uygun şeyler ise Allahü tealanın sevdiği şeylerdir. Allahü tealanın düşmanlarını sevindirip, bütün nimetleri veren, hakiki sahibi gazaba getirmek, akıllı insanların yapacağı şey değildir. Allahü teala, hepimize akla uygun hareketler nasip edip nefse, şeytana ve din düşmanlarının sözlerine ve yazılarına aldanmaktan muhafaza buyursun!

Gençlik, insan ömrün en kıymetli zamanıdır. İnsanın sıhhatli, kuvvetli olduğu zamandır. Bu zaman, her gün geçiyor, azalıyor, ihtiyarlık yaklaşıyor. Yazıklar olsun ki, en şerefli, en lüzumlu iş olan, ma’rifetullahı kazanmayı, hayal olan ömrün sonuna bırakıyoruz. En şerefli olan zamanlarını, en zararlı, en kötü şey olan nefsin arzularına kavuşmak için sarf ediyoruz. Peygamber efendimiz, (Yarın yaparım diyen, aldandı) buyurdu. Allahü teâlâ, insanları ve cinleri marifetullaha ve Allahü teâlânın rızasına, sevgisine kavuşmak için yarattı. Nefslerimizin arzuları peşinde koşan bizler, ne zaman aklımızı başımıza toplayacağız? İnsanın, Allahü teâlânın marifetine kavuşmasına mani olan en kuvvetli düşman nefsin arzularıdır. Bu arzular bitip tükenmez. Hepsi de çok zararlıdır. Maksudun, ma’budundur buyuruluyor. Maksadın, arzun ne ise, ilahın odur. (Nefslerinin arzularını ilah edinenler) âyet-i kerimesi, bunun vesikasıdır.”

Gençlikte, şehvetin, asabiyetin kapladığı anlarda, İslamiyet’in bir emrini yerine getirmek, ihtiyarlıkta yapılan aynı ibadetten çok üstün ve kıymetli olur. Hele başka maniler de araya katılırsa, bunları dinlemeyip yapılan ibadetin sevabı o kadar çoktur ki, ancak Allahü teâlâ bilir. Çünkü, engeller karşısında, ibadeti yapmak güçlüğü, sıkıntısı, o ibadetlerin, şanını, şerefini göklere çıkarır. Engel olmayarak, kolay yapılan ibadetler, aşağıda kalır. Bunun içindir ki, insanların yüksekleri, meleklerin yükseklerinden daha üstün olmuştur. Çünkü insan, engeller arasında ibadet ediyor. Melekler ise, engel olmadan emre itaat ediyor. Savaşta, askerin kıymeti artar ve savaşırken ufak bir hizmetleri, barış zamanındaki büyük gayretlerinden daha kıymetli olur.” Hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ, ibadet eden genci, meleklerine gösterip, “Bakın bu genç, benim için şehvetini bırakıyor. O benim nazarımda kıymetli bir melek gibidir) buyurur.

Gençlik arzuları, Allah’ın düşmanı olan nefsin ve şeytanın sevdiği şeylerdir. Dine uygun şeyler ise, Allahü teâlânın sevdiği şeylerdir. Allah’ın düşmanlarını sevindirip, bütün nimetleri veren, hakiki sahibi gadaba getirmek, akıllı insanların yapacağı şey değildir. Allahü teâlâ, hepimizi nefse, şeytana ve din düşmanlarının sözlerine ve yazılarına aldanmaktan muhafaza buyursun.Gençlikte insanı, üç din düşmanı olan, nefis, şeytan ve kötü arkadaş aldatmaya çalışır. Bunlar karşısında, az bir ibadet pek kıymetli olur. Dünya işleri yarına bırakılır, bugün ahiret işleri yapılırsa, güzel olur. Fakat bunun aksi yapmak, çok çirkin olur. .

Hadis-i şeriflerde, Cömert ve güzel ahlaklı bir genç, Allah katında kendisini ibadete vermiş cimri ve kötü huylu bir ihtiyardan daha üstündür) ve (Bir genç, ilim ve ibadet içerisinde yetişir, olgunlaşırsa, Allahü teâlâ, Kıyamet günü ona yetmişiki sıddık sevabı kadar sevap verir) buyuruldu.Ve yine buyuruldu ki, (Allahü teâlâ, Kıyamette, şu yedi kişiyi, hiçbir gölgenin bulunmadığı günde, Arş’ın altında gölgelendirir, yani onu kendi himayesine alır:

1 – Adaletli hükümdar,
2 -Rabbine ibadet ederek yetişen genç,
3 – Gönlü [namaz için, ibadet için] mescitlere bağlı olan
4 – Allah için birbirini seven, o sevgi ile bir araya gelip, o sevgiyle birbirinden ayrılan iki kişi,
5 – Güzel ve mevki sahibi bir kadın, davet edince, ben Allah’tan korkarım diye reddeden,
6 – Sağ elinin verdiğini sol eli bilmeyecek kadar sadakayı gizli veren,
7 – Tenhada Allah’ı zikredip de gözleri yaşla dolan.)

Ey temiz gençler! Ey ömürlerini İslam dininin güzel ahlakını öğrenmekte ve yaymakta tüketen ve canlarını Allah’ın dinini insanlara yaymakta feda eden şehitlerin asil ve kıymetli çocukları! Şerefli ecdadımızın sizlere tam ve doğru olarak getirdiği ve emânet bıraktığı mübarek İslam dinini ve bunun bildirdiği güzel ahlakı iyi öğreniniz!
Güzel yurdumuza göz diken, can, mal, din ve ahlak düşmanlarının saldırılarına karşı, bu mukaddes emaneti bütün gücünüzle savununuz! İslamın güzel ahlakını her yere yayarak, insanları saadete kavuşturmaya çalışınız! Biliniz ki; dinimiz güzel huylu olmamızı, sevişmemizi, büyüklere hürmet göstermeyi, küçüklere şefkat etmeyi, dinli dinsiz herkese iyilik etmeyi emretmektedir

Büyüklerinize karşı gelmeyiniz! Bütün insanlara karşı güler yüzlü, tatlı dilli olunuz! Kimsenin malına, canına, ırzına saldırmayınız! Hırsızlık etmeyiniz! Herkesin hakkını, ücretini veriniz!
Allah’ın,doğruların yardımcısı olduğunu hiç unutmayınız! Birbirimizi sevelim, yardımlaşalım ki, Allah da yardımcımız olsun!

Gençlere üç şey çok lâzımdır önce,
biri, îmân edinmekdir iyice,

Biri, islâma uymakdır her yerde,
ilmihali iyi öğrenmeli elbette.

Bir de ihlâsdır, her işde dâimâ,
şöyle ki, hiç olmıya ucb-ü riyâ.

Bu üçü birden tahakkuk etmeli,
böyledir, islâmiyyetin temeli.

Hem bu ihlâs olmasa, makbûl değil,
tasavvufdur ihlâsın kaynağı bil!